Daha Önce Hiç Pro Bono’yu Duydunuz mu? İK & İletişim

Kısa kısa

  • 59
    STK
  • 108
    Proje
  • 324
    gönüllüler
  • 1,539
    hour volunteered
  • 7
    şirket
  • 8
    STK özellikli

Tüm can dostlarımıza gönülden teşekkürler

Esin KAYNAĞINIZ

Sosyal sorumluluğun yeni arayüzü - Mediacat Arzu Nilay Kocasu

01.12.2014

 

 

http://www.mediacatonline.com/sosyal-sorumlulugun-yeni-arayuzu/

C@rma, gönüllü olmak için nereye gideceğini bilemeyen ve güven sorunu yaşayan müstakbel gönüllüler ile maddi olarak kurumsal kaynaklardan beslenen ve yetenekli gönüllüler arayan STK‘ları buluşturan genç bir sosyal sorumluluk platformu. Bir arayüz gibi işleyen C@rma’nın kurucu ve genel müdürü Sandrine Ramboux ise 2007 yılında geldiği Türkiye’de kalmaya karar vermesinin ardından 20 yıllık bankacılık kariyerini sonlandırıp topluma fayda sağlayacak yeni bir inisiyatif oluşturmaya karar veren cesur bir Belçikalı. Türkiye’de tam bir gönüllülük kültürünün oluşması için çalıştıklarını söyleyen Ramboux’ya göre gönüllülük konusunda yüzdece az olsa da sayıca umut vaat eden bir kitleye sahibiz. Kendi birikimiyle hayat verdiği C@rma’nın kurumlardan gelecek projelerle büyümesiyse, Ramboux’nun öncelikli beklentileri arasında.

 

C@rma hangi ihtiyaçları karşılamak için, neden kuruldu?

Sekiz yıldır Türkiye’deyim. Profesyonel bir gözle baktığımda, yardım elini uzatma kültürünün Türkiye’de tam anlamıyla oturmadığını gördüm. Bu tür bir yardımlaşma ortamı yakalamak çok zor. İnsanlar yardım etmeye istekliler ancak yardım ettikleri kişiler daha ziyade aile üyeleri, düzenli olarak görüştükleri kimseler arasından oluyor. İş bir kuruma yardım etmeye gelince temel olarak bir güven sorunu baş gösteriyor.

Esasen bankacısınız…

Türkiye’ye geldikten bir süre sonra kariyerimle ilgili farklı bir yol izlemeye karar verdim. İnsanlarla konuştuğumda gerçekten birilerine yardım etmek istediklerini ancak ya güven sorunu yaşadıklarını ya da kime nasıl yardım edeceklerini bilmediklerini fark ettim. Birilerinin ellerinden tutması ve işi onlar için kolaylaştırması gerekiyordu. İnsanları bir araya getirmeyi seviyorum, gelecek planlarım üzerine düşünürken tüm bunları hesaba katarak hareket ettim.

 

Güven sorunu yaşayan bir ülkede böyle bir inisiyatif bir çeşit meydan okuma değil mi?

Bir yanda başkalarına yardım etmek isteyen insanlar var, öte yanda yardım bekleyen STK’lar. Bu karşılıklı ihtiyaç bana fikir verdi, yaklaşık 150 kişilik örneklemli bir pazar araştırması yaptım. Elbette, araştırmaya katılanlar zaten konuya olumlu yaklaşan kimseler oldukları için araştırma sonuçları tartışılabilir. Öte yandan bu araştırmanın sonuçları, Türkiye’de bu tür konulara ilgili gösteren grubun ufak bir yüzdeye sıkışmasına rağmen, başkalarına yardım etmek isteyenlerin sayıca hiç de az olmadığını gösteriyor.

 

STK’lar sürece nasıl dahil oldu?

STK’lara giderek onlara durumu anlattım ve dünyalarına biraz yabancı olduğumu söyledim. Pek çoğu tarafından olumlu karşılandım. STK’lar şirketlerden hatırı sayılır ölçüde destek alıyor ancak şirketlerin desteği söz konusu olduğunda şöyle bir sorun baş gösteriyor: Bütçeler bir şirketten diğerine düşebilir ve böylelikle ilgili STK bütçesiz kalabilir. Dolayısıyla, çeşitlilik yaratmak amacıyla, bireysel bağışlara da gereksinim duyuyorlar. Gönüllülük anlamındaysa elbette kendilerini destekleyenlerin sayısının artması arzusundalar. Tüm bu bilgiler ışığında, her iki tarafın da gerçekten örtüşen ihtiyaçları olduğunu gördüm ve bu ihtiyaçları doyuracak finansmanı sağlamak için bir yol bulmaya çalıştım.

 

İşin maliyeti için nasıl bir yol izlediniz?

Esas olarak kendi birikimimi kullandım. İnternet sitesini hazırladım. Öncesinde STK’larla görüşmüş ve birkaç proje geliştirmiştik. TÜSEV stratejik bir çalışma gerçekleştirmek, TOG ise bir formüler oluşturmak istiyordu. Bu şekilde üç dört proje vardı elimde. Zamanla STK’lar geldi, genelde üç günde bir gönüllü buluyoruz. Şu sıralar mesaimin büyük bir kısmını bu projenin işe yaradığını göstermeye harcıyorum ve işletmeyi nasıl finanse edebileceğim üzerine çalışıyorum.

 

Üyelik için ücret talep etmeyi düşündünüz mü?

Başlangıçta bir üyelik bedeli istemeyi düşündüm ancak bunun -bedelini ödemeyen herkese platformu kapatmak anlamına geldiğinden- iyi işlemeyecek bir sistem olduğunun farkına vardım. Konuyla ilgili yeterli farkındalığa kavuşulamadı henüz, dolayısıyla bu farkındalığı yaratmak için uygun bir ortam teşkil eden bu platformu yalnızca belirli bir gruba açıp diğerlerine kapatmaya hazır değilim. Şimdilerde biraz da şirketler için projeler yapmayı, talep üzerine çalışmayı deniyorum. Ayrıca, üniversitelerle çalışmak gibi bir başka projem de var. Böylelikle üniversiteliler ve STK’lar şirket çalışanlarıyla bir araya gelebilecekler.

 

C@rma’dan öğrendikleriniz ışığında; Türkiye’de daha çok hangi alanlarda gönüllülüğe meyilliyiz?

Bugünlerde Türkiye’de gönüllülük hayvanları beslemek, çocuklara yardım etmek gibi eylemlerle şekilleniyor. Şirket bünyesindeyse çocuklara kitap okumak, sahilleri temizlemek tercih ediliyor, yani profesyonel yeteneklere dayalı olmayan işler revaçta. Yetenek gerektiren işlere eğilim yüksek değil, dolayısıyla bu alan Türkiye için henüz yeni. Ancak avukatların bu durumla uzun süreden beri tanışık olduklarını düşünüyorum. Bu, belki de Türkiye’de uzun süredir varlık gösteren bir şey olabilir. Oy ve Ötesi, Haçiko gibi kuruluşlar avukatların halka yardım ettikleri yani beceri gerektiren gönüllülüğün uygulandığı platformlara örnek olarak gösterilebilir.

 

Projenin gelişmek için ne gibi ihtiyaçları var?

Son tahlilde bağışlarla yaşamak istemem. C@rma’nın onu vereceği projelerle destekleyecek şirketlere ihtiyacı var. Bu projer sayesinde destekçi şirketler çalışanlarıyla bir gönüllülük geliştirebilecek, STK’lar üzerinde etki sahibi olabilecekler. Ayrıca bir farkındalık yaratma fırsatları da olacak. Zaten zor olan da bu, gönüllülüğü görünür kılmak. Öncülük etmeye hazır, C@rma’yı bir iki yıl boyunca yani bir farkındalık yaratılacak ve diğer şirketlerin deilgisini çekecek kadar bir süre destekleyebilecek iki üç şirket gerekiyor. C@rma’nın temel ihtiyaçları bunlar. Projeye inanan, onu önemli bulan ve paradan ziyade üzerine çalışabileceğimiz projeler vererek desteklemeye istekli şirketler.

 

İşgücü anlamında bir ihtiyaç yok mu?

Gönüllü bir infografist çok iyi olurdu. Ayrıca, İstanbul dışındaki STK’lar hakkında gelecek önerilere de açığım. İstanbul’daki STK’lara ulaşmak kolay ancak bu şehirdeki STK’lar genellikle istedikleri gönüllere ulaşma şansına sahip oldukları için esas hedef kitlem değiller. İstanbul dışındaki STK’lara ulaşmak ve değerlendirmek ise benim için çok zor. Dolayısıyla, bu konuda gelecek tüm öneriler benim için çok kıymetli.