Daha Önce Hiç Pro Bono’yu Duydunuz mu? İK & İletişim

Kısa kısa

  • 59
    STK
  • 108
    Proje
  • 324
    gönüllüler
  • 1,539
    hour volunteered
  • 7
    şirket
  • 8
    STK özellikli

Tüm can dostlarımıza gönülden teşekkürler

Esin KAYNAĞINIZ

Herkes Sosyal Girişimci olarak Nitelendirilebilir mi?

27.07.2017

Bu son aylarda sosyal girişimcilik kavramı ve sürdürülebilirliği hakkında çok çok fazla düşündüm. Yeni bir kavram olduğu için bu kavramı kullanmak konusunda bir çok bilinç bulanıklığı olması normal, ancak benim için  gerçekten iki farklı durum söz konusu, toplumsal açıya sahip ticari firmalar ve (çok) uzun vadede ekosistemi değiştirmek isteyen gerçek sosyal girişimciler.

 

Google da bazı tanımları araştırırken herhangi birinin bulabilecekleri;

  • Sözlük anlamı “Toplumsal problemleri çözmek ya da toplumsal değişim etkisi yaratma amacıyla bir girişim kuran kişi”

  • Schwab Vakfı “ Yeni bir buluş, farklı bir yaklaşım, bilinen teknolojilerin veya stratejilerin daha katı bir uygulaması veya bunların bir kombinasyonu yoluyla büyük ölçekli, sistematik ve sürdürülebilir toplumsal değişime yol açan bir lider ya da pragmatik vizyon sahibi kişi”

Peki yeni bir proje geliştiren bir STK’ya ne demeli. Toplumsal problemleri çözmeyi amaçlar ancak gerçekten sürdürülebilir bir toplumsal değişim yaratma vizyonu var mıdır? İşlerin yapılma biçimlerini değiştirir mi? Pek sık değil...

Yeni bir hizmet geliştiren ve dezavantajlı halkı istihdam eden ya da kârın bir kısmını bazı toplumsal amaçlara geri yatıran  bir girişimciye ne dersiniz? Ben de emin değilim, hepsi harika ama statükoya gerçekten meydan okumuyor.

Beni yanlış anlamayın, bu çok çok önemli ve Bill Gates ya da Mark Zuckerberg gibi kârlarının bir kısımı STK’lara döndüren daha çok firmaya ve iş adamlarına ihtiyacımız var.

Mücadele ettiğim şey sosyal girişimci tanımı. Bu neden önemli? Belki de sonunda sürdürülebilirliğe ulaşmanın neden bu kadar zor olduğunu anlamanı daha iyi bir yolunu bulduğumdandır.

Son 3 yıldır,  Ashoka Vakfının Türkiye’deki ödül törenlerine katıldım ve bazılarının konuşması beni gerçekten düşündürdü ... sosyal girişimciler her türlü şeye rağmen (parasızlık, çılgın çalışma saatleri) yola devam edip, imkansız bir rüyanın peşinde giden çılgın insanlar, çünkü yaptıklarına ve bunun her şeyden daha önemli olduğuna inanırlar ... ve en büyük başarı, rüya bir kez gerçekleştikten sonra hükümet bunu ele alır ve fikri tüm ülkeye yayar... kendi başına... öyleyse girişimci ne kazandı? Hayallerine ulaşmış olmanın tatmini, ancak kesinlikle "güzel finansal çöküş".

Öyleyse bir adım geri gidelim, benim için bir sosyal girişimci, bir konu ile ilgili yenilikçi bir çözüme sahip olan bir kişidir ve bu çözüm toplam bir zihniyet değişikliği gerektirir, kadınlara oy kullanma hakkı tanıyabilir, tüketicilerin daha yeşil ürünlere yönelmesini sağlayacak alışkanlık değiştirmek ... düşünün... Gerçekten olmadan önce ne kadar zaman aldı? 20 yıl? 30 yıl? 30 yıl önce Yeşil tarımdan bahsetmeye başladığımızda yeşil bir çiftçi gerçekten hayatta kalabilir miydi? Sanman ..2017 de? Olabilir..

Yeni öğretim yöntemlerini deneyerek 500 yıllık öğretme metodolojisine karşı duran tüm bu yeni öğretim sistemlerinin örneklerini de sevdim. Tamam kendimi bu devrimlerle karşılaştırmak istemiyorum, ancak yine de Türkiye'de kurumsal dünyanın STK’lara ilişkin çok sınırlı bilgisi ve desteği var. Bunu 1 ya da 3 yılda değiştiremeyiz ... bu gerçekten çok fazla zaman alacak ... yavaş yavaş daha fazla profesyonellere ilham vererek.

Peki bunu nasıl finanse edersiniz? Gerçekten sürdürülebilir bir modele sahip olabilir miyiz? Hayır, çünkü bu çok yeni ve her şeyden o kadar farklı ki kimse böyle bir hizmet için para ödemeye hazır değil. Bazıları hazır (ve kurumsal üyelerimiz Groupama, Engie, Ontex, Belarto ve Ginini'ye teşekkür ederiz), organik ürünler için başlangıçta ekstra para ödemeye karar veren bazı insanlar gibi, ancak bu sürdürülebilir bir model olarak adlandırılmak için yeterli değil, çiftçinin sadece bununla yaşamasına yeter değil .. o zaman sabretmemiz gerek ve vakıflardan fonlar ile hibelere ihtiyacımız var (BMW Vakfı'na teşekkürler!).

Şimdi, 10-20 yıldan sonra, bir zamanlar örneğin bazı hükümetler bu yeni okul sistemlerinin faydalarını görmeye başlamış, bunu her yerde uygulayabilirler, girişimcinin rüyası gerçekleşir, ancak bundan sonra ne yapacak? Hâlâ bununla mücadele ediyorum.

Yani sonuç olarak, insanların düşünüş ve davranış biçimini değiştirmeye çalışırken sürdürülebilir bir iş modelinin bulunması konusundaki güçlüklerle ilgili olarak huzura erdiğimi düşünüyorum ... bu değişimin gerekli olduğuna ve bu ekosistem içinde bizim rolümüze inanan kurum ve kuruluş ortaklarımız tarafından desteklenerek fonlar bulmaya devam edeceğiz ve belki bir gün daha gelir temelli bir yaklaşıma erişeceğiz!

Ne dersiniz?